15 Nisan 2011 Cuma

okudum da nooldu?

bugün hayatımın ilk "okuma bayramı"na gittim. bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu ya da biz devlet okullarında okuduğumuz için böyle etkinlikler olmuyordu. sınıf altmış kişi, hangi birine görev vereceksin falan falan. öğretmenin vay haline! bizim zamanımızda kırmızı kurdele takarlardı okumayı sökene. sınıfta okumayı söken üçüncü öğrenciydim. bu duruma çok bozulmuştum:) ben küçükken biraz hırslıydım, büyüyünce geçti. o kırmızı kurdele göğsümde eve gidişim hala gözümün önünde. değişik.
devlet-özel karşılaştırması yapıp, fakir edebiyatına girmeyeceğim. benim gittiğim okuma bayramı bir özel okulunkiydi. kardeşimin velisi olarak, kendini yalnız hissetmesin onca veledin arasında diye gittim. gerçi bizimki veletlerin öğretmeniydi, ama heyecanı onlar kadar. neyse, güzeldi, eğlenceliydi. çocuklar çok komikti, çok tatlılardı. tabii ki yine uzaktan:)
şimdi bu çocuklar eğitim mefhumunun içine bi şekilde girdiler. artık paçalarını kurtaramayacaklar. üniversiteyi kazanana kadar onlara rahat yok. ondan sonra da yok da, konumuz o değil. dersimiz, hayat; konumuz, da vinci şifresi!
bugün taksim'de galatasaray lisesi'nin önünde ygs'deki şifreyi protesto eden gençler vardı. hayatlarının gidişatını belirleyecek sınavların "sehven" şifrelenmiş olması onları çileden çıkardı, bizi de.
gündüz bu protestoya tanık olup, akşamüstü de mini mini birlerin okuma heyecanına ortak olmak biraz ironi yaşattı bana. malum bu memlekette ironisiz gün yok. canım sıkıldı. okumayı söktün de nooldu diyesi geliyor insanın. sökmeden de bir yerlere gelmeni sağlayacak şifreler mevcut şu memlekette. şifreyi çözmüşlerle dolu meclis. iki kelimeyi bir araya getiremiicek insanlar bizi "temsil"ediyor. konuyu dallandırıp budaklandırmiicam.
"eğitim şart!" derler ya, yanlış! "şifre şart!" onun aslı.
sözüm miniklere; durmak yok, okumaya devam! zaten "oku" demişler zamanında, o günden beri okuyoruz. okuduğumuzu pek anlamıyoruz! orası ayrı.

Hiç yorum yok: