25 Kasım 2009 Çarşamba

güzel bir animasyon

rehavet

genellikle tatil öncesi içine girilen halet-i ruhiye. iş yapamama. konsantre olamama. düzenin bozulması. arada kalmışlık hissi. bulunduğun ortama ait hissetmeme. gidip gelme. diken üstünde oturma. adam sendecilik. boşvermişlik. gidiş stresi. dönüş stresi. kafada bin türlü tilkinin dolaşması.
amaaan koy götüne gitsin. her gidişin bir dönüşü olacak. fak

24 Kasım 2009 Salı

nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım:)

valla insan evladı inanamıyor zamanın geçiş hızına. yedi yılı geride bıraktık sevdiceğimle. bana nasıl katlandı bilemiyurum. her şey karşılıklı ama, diğil mi kuzum?
inşallah mürüvvetimizi de görürüm. sübaneke amin:)

23 Kasım 2009 Pazartesi

insanlıktan çıkmak

cumartesi günü neredeyse damarlarımda kan yerine bira dolaştığını düşünmye başlayacaktım ki, artık içmeyi bıraktık. yok artık benden geçmiş , öyle çılgınlıklar falan. insan gibi otur iç. tek mekan neyine yetmiyo. öyle it gibi gezmeye de gerek yok:)
-şaka şaka sevgilim-
eskişehir hiç bıraktığım gibi kalmıyor. sürekli devinim halinde. sürekli değişiyor. yılda bir kez yeterli. dahası bünyeye zarar.
her şeye rağmen eskişehir'i seviyorum. yine gelicezz.

20 Kasım 2009 Cuma

On the road

Eskişehir yollarında tıngır mıngır bir yolculuk. Sevdiceğim yanımda. Buz gibi bir havada ineceğiz trenden. Biraz uyku, kahvaltı derken... Eskişehir'in özlediğimiz puslu havası karşılayacak bizi Porsuk kenarında. Klasik tur atıldıktan sonra, Hamamyolu, Karakedi boza, muhabbet, ısınmak için mola... ve böyle geçecek iki gün.
eskişehir bildiğimiz gibi olacak, biraz daha façası düzgün. yıllar öncesinin aynı kasveti havada. hiç eskimeyen. yine soğuk.
daha gitmeden özetledim.
bi gidelim bakalım

ipod nano sahibi bi insanım artık:)


havamdan geçilmez. yeşili sevdiğimi biliyo sevgili sevgilim. bir adet yeşil ipod nano 4. nesil sahibiyim artık. çılgınlar gibi oynarım artık yeni oyuncağımla.
teşekkür ederim sevgilim:)

19 Kasım 2009 Perşembe

iki süper soundtrack birden:)



pazar günü "500 days of summer" ve "The Boat That Rocked"ı ard arda izledik. ikisi de eğlencelik, pazar günü izlenebilecek en iyi filmlerdi. ikisinin de süper müzikleri var. hele korsan radyo'nunki süper. ikisi de indira gandi yapılarak şu an itunes'da dönmekte. müzik ve sinemayı çok yakından takip ediyorum ama korsan olarak.
I am a pirate. I am an illegal pirate.
yehuu

bu iki albümü edinin efenim.

Kıskanmak!

Dün akşam Zeki Demirkubuz'un son filmi "Kıskanmak"a gittik. Filme gitmeden önce içimde "bu filmi beğenmiicem" korkusunu taşıyordum. bunu hiç dile getirmemiştim. filminde oyunculuk yeteneği olmadığını düşündüğüm güzeller güzeli berrak tüzünataç'ı oynatması korkumun kaynağı olabilirdi. bir de eleştirilerde sıkça karşılaştığım "Nüshet" karakterinin olmamışlığı da vardı tabii.
neyse sonunda korkularımla yüzleştim. filmin atmosferini, fotoğraflarını çok beğendim. herkesin ağzında olan rus filmleri havasını gerçekten ben de hissettim. ama berrak ve o yeni yetme piçin her göründüğü sahnede tüylerim diken diken oldu. bitsin artık dedim, sussunlar. eski türkçe'nin hiç bu kadar eğreti durduğu diyaloglar görmedim. serhat tutumluer de çok konuşmuyordu ki, onu dinleyelim, "Bak işte böyle konuşulur diyelim".
Seniha'nın oyunculuğu olmasa film, tüm o mükemmel görselliğine rağmen izlenemezdi. kendi adıma konuşuyorum. ki ben en büyük zeki demirkubuz hayranlarından biriyimdir. kesinlikle bu filmini masumiyet ya da yazgı ile karşılaştırmıyorum. ama oyuncu seçimi gerçekten yanlışmış. yaa bence berrak kadar güzel olan tiyatro oyuncuları var.
filmin adı kıskanmak olunca, filmde güzel ve çirkin iki kadın olunca, insan çirkin olan kadın güzeli kıskanacak galiba diye düşünüyor. ama yok öyle bir şey, seniha'nın mükerrem'in güzelliğiyle alıp veremediği hiçbir şey yok. onun içini yıllar yılı kemiren, kardeş kıskanlığı. kıskançlığın her türlüsü dayanılmaz gelirken insana, bu türüne hiç katlanılmaz. insan kıskandığını bile dile getirmekten korkarken, yıllarca kıskançlığını seniha gibi saklayabilmeyi hayal bile edemiyorum.
Konusunu çok beğendim ve gerçekten kitabı okumak istedim. Çünkü kitap ile roman arasında oldukça farklılıklar varmış.
bu kadar ahkam kesmek yeter.
yine de sonunda zeki abim yine yapsın, yine giderim derim. ona saygımız sonsuz.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Günün reklamı

hiçbir şeyden keyif almamak!

ne yediğimden, ne içtiğimden, ne dinlediğimden, ne okuduğumdan, ne yazdığımdan, ne çizdiğimden keyif alıyorum bu aralar. nefret, en sevdiğim kelime. ergen gibi hissettim kendimi. bu serzenişler falan. fonda çalan müzik de metallica olunca, kendimden tiksindim biraz. içinde bulunduğum ruh halinden yani, metallica yüzünden bir tiksinti söz konusu diil. olamaz. olmadı hiç.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Aristoteles demiş ki:

"Herkes öfkelenebilir, bu kolaydır; fakat doğru insana, doğru derecede, doğru zamanda, doğru amaç için ve doğru şekilde öfkelenmek kolay değildir."

işte benim sorunum bu! Bunu çözmeliyim

9 Kasım 2009 Pazartesi

flight of the conchords'u izlemeye başlamalıyım artık

"J" harfi, "27 ya da 28" numaralarının rock müzik ile olan ilişkisi

yıllardır farkında olduğum gerçek, bir kere daha yüzüme bir tokat gibi indi. nedir bu "J" harfinin ve "27"nin olayı? janis joplin, jimi hendrix, jim morrison. sevdiğim üç büyükler aynı yaşta öldü ve hepsinin isimleri aynı harfle başlıyordu. bunu mistik bir yere bağlamalı mıyık aceba? mınyık mıyım?

rock müzik dinlemeyi özlemişim doğrusu

gençliğimiz rock ve ucundan metal dinleyerek geçti. benim için metal müzik Metallica'dan ibaretti. içimiz dışımız metallica oldu. bıktık, dinlemedik uzun süre. ama jimi'den, janis'den, jim'den sıkılmadık hiç. neyse, son yıllarda doğru düzgün bir grup yoktu, biz de elimizi eteğimizi rock'dan çekip, daha farklı platformlara taşındık. tabii bu arada bazı güzellikleri de kaçırdık. misal ben white stripes bilmez idim geçtiğimiz haftaya kadar. the dead weather didim, jack white didiler. ula jack white da kim ola didim. white stripes didiler.
diyenlerin ellerinden, dinleyenlerin de gözlerinden öpüyorum.

sonunda!


The Dead Weather - I Cut Like A Buffalo Version II

Third Man Records | MySpace Video

Ulan youtube' iki dakika önce izlediğim videoyu, izleyemiyorum şimdi. Sony müzik kaldırtmış. şerefsizler.
Ama araştırmacı bir insan olduğum için, buldum. o zaman hep birlikte yehuuu

Nirvana sonrası Kahtalı Mıçı

Valla güzel bir playlist oldu. Ben beğendim. Dilber Ay'la Kahtalı Mıçı bence süper tipler. Yadırganacak bir durum yok yani:)
Ulan her şey iyiyde de "Cut like a buffalo"nun klibini bir türlü izletemedim ya. Hala uyuzum:(

6 Kasım 2009 Cuma

Sırt ağrısı:(

Şöyle yatsam acansın ortasına da birisi beni çiğnese, ne güzel olurdu!

4 Kasım 2009 Çarşamba

İlle de sen Pink Floyd


Ne kadar yeni şeyler dinlemek için sürekli araştırsam, bulsam, playlistimi sürekli genişletsem de Pink Floyd gibisi yok, olmayacak.
Büyük konuşmadım, doğru konuştum.

Genetiği ile oynanmış yiyeceğimsilere karşıyım!

www.gdoyahayir.org

Mükemmel fikir diye buna denir:)

Herkes Honda seven birisini tanır!


Gerçekten ben de tanıyorum. Facebook'u da çok başarılı bir şekilde kullanmışlar. Böyle işlere dahil olmak istiyorum:(

bu kadar olur


Çok çok çok başarılı.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Reklam aracı olarak sinekler


Sineklerden nefret ederim ama onlar için "biraz" üzüldüm. Fikir muazzammış netekim:) Frankfurt Kitap Fuarı'nda Eichborn Yayımcılık diye bir firma çok hafif kağıtlara bastıkları tanıtım kağıtcıklarını 200 tane sineğe yapıştırmışlar. Hiçbir sinek zarar görmemiş o_O

where will life take you?

Louis Vuitton Journeys Awards - Aurore from jayjayp on Vimeo.

İngiltere tadında günler dilerim

yağmur hiç durmayacak bundan sonra. ıslak kaldırımlarda zıp zıp yürüyeceğiz. şemsiyelerimiz parçalanacak yağmurun hızından, sırılsıklam olacağız. kalorifer peteklerinin üzerinde dumanı tüten atkılar, paltolar olacak hep. barajlar hep dolu olacak. seller basacak evleri. ayaklarımız ıslanacak.
yağmur hiç durmayacak.
her şeye alıştığımız gibi buna da alışacağız.