25 Ocak 2011 Salı

insomniyaaaaaaaa!

iki gecedir uyuyamıyorum. dün akşam yatağaerken girdim ki melatonin hormonumu kaçırmadan, mışıl mışıl uyuyayım diye. nerdeeeee! sanırım derin uykuya dalamama sorunum var. bu aralar sinirlerimin biraz yıpranmış olmasına veriyorum.
uyuyamamak kötü bi şey. haplanmış gibi hissediyorum kendimi. gözlerim mütemadiyen kedi götü gibi, kırmızı kırmızı bakıyorum. hafif şişik olması da ayrı bir hava katıyor.
son olarak uyumak istiyorum.
değişik yöntemler geliyor aklıma. bakalım bu akşam onu deneyeyim belki uyurum.

16 Ocak 2011 Pazar

yeraltından yerüstüne!

hemen de sıkıldım burdan! rutine bağlamışım hayatı acayip şekilde. yeni bir rutin, yeni alışkanlıklar bir anda beni gerdi. bu rutine alışıp, yeraltında takılıp kalmaktan korkuyorum sevgili günlük.
naaapsak acaba?

666. kayıtı geride bırakıp, şen şakrak günlere yol alalık!

ya insanda bazen saçma bi inat olur ya. bi şey vardır. film mesela, ya da bi müzik. yani bi şey. ve günlerdir hatta aylardır karşılaşırsın ara sıra, yüz yüze gelirsin. ama sen bir adam sendecilik tavrıyla başını çeviriverirsin. anlamsız yere. önemsemezsin. ne biilim neden? bana sorma!
işte yine bu tavırla uzun zamandır görmezden geldiğim "büyük ev ablukada"yı dinledim henüz. ve sevdim. hep böyle oluyo zati! görmezden geldiğim şeyler, insan da olabilir. kalbimde yer eder benim.
sonuçta sevdim. allah yollarını açık etsin. amin!
oynatalım uğurcuuum!

11 Ocak 2011 Salı

günün isimleri!

erkek olursa, lokman. kız olursa, leyla!
erkek olmasın! o ne lan öyle, lokman. kafam güzel konuşturmayın beni!

7 Ocak 2011 Cuma

yeraltından notlar!

arada yer üstüne çıksam da, bu aralar yer altında takılıyorum. underground yani. - hemen burada üniversite yıllarında kapıcı dairemize gelen bir sınıf arkadaşımın evimizi görünce söylediği lafı aktarayım size: "vaaaay! underground takılıyosunuz, haa!". salak herif:)-
ülkü ve ben işsizlik günlerimizi evde film izleyerek geçiriyoruz. bir gün aşırı dozdan gidiyordum. kapanışı tarkovski'nin ayna'sıyla yapmaya kalkınca, televizyonun karşısında koltuğun içine gömüle gömüle uyudum. ama pilatesten gelmiştim ve yorgundum. yoksa tarkovski benden sorulur! -burada araya girmeden edemiicem, tarkovski'den korkarak geçirdiğim yılları unutturmam kendime.- günün dördüncü filmi olarak, saat 22.30'da, pilates sonrası tarkovski izlenmemeli. yine gözüm korktu. andrey rublev'e gelemeden yine bir mesafe girdi arama. ama aşıcam.
film izlemek dışında, evimizi güzelleştirerek geçiriyoruz zamanı.
geçen gün eminönü'ne gittik, halka karıştık biraz. süperdi yaaa. otobüste milletin telefon konuşmalarını dinledim. genç bir bağyanın isyanı kalbimi parçaladı. evliliğe yanaşmayan sevgilisinin, ona tek taş almak yerine kendisine PSP3 alması beni de gerçekten derinden yaraladı:) sonra sırt kaşıma aleti satan amcanın kendine slogan olarak seçtiği "kimseye muhtaç olmayın!" cümlesi beni uzak diyarlara aldı götürdü. eve gidince hemen başucumda duran sırt kaşıma çubuğumla, kimseye muhtaç olmadan muhteşem dakikalar yaşadım.
süleymaniye süperdi! görkemli. hiçbir dine üye olmasam da insanlarını ibadet ettikleri yerler hoşuma gidiyor. ruhani bir yanı var. saygı duyuyorum. -aslında saygı duyduğum mimarisi yaaa! yalan atmayalım.- mimar sinan, I appreciate you! nur içinde yat. bu defa de giremedik türbene bu arada. süs diye mi duruyor orada o, anlayamadım.
neyse fasülyemizi de yedik bir güzel! bayılıyorum süleymaniye'ye. kanuni sultan süleyman'a saygılar! iyi ki yaptırmışsın sultanım.
binbir türlü insanla karşılaşıp, binbir türlü muhabbete kulak misafiri olup döndük evimize.
şimdi belgesele geçiyoruz sevgili günlük. tuncel kurtiz'in kötü seslendirmesi eşliğinde life belgeseli izliicez sevgilim ülküyle.
hadi baaay!