31 Ağustos 2009 Pazartesi

bugün ne öğrendim: wilhelm çığlığı

1951 yılında distant drums adlı filmde private wilhelm adlı karakterden çıkmış ses efektidir. dünyadaki en ünlü ses efekti ve en çok filmde geçenidir.

distant drums" (1951)
charge at feather river" (1953)s" (1951)
the command" (1954)
them!" (1954)
a star is born" (1954)
land of the pharaohs" (1955)
the sea chase" (1955)
helen of troy" (1956)
sergeant rutledge" (1960)
pt 109" (1963)
harper" (1966)
the green berets" (1968)
the wild bunch" (1969)
chisum" (1970)
impasse" (1970)
the scarlet blade" (1974)
hollywood boulevard" (1976)
star wars" (1977)
more american graffiti" (1979)
the big brawl" (1980)
the empire strikes back" (1980)
raiders of the lost ark" (1981)
history of the world: part i" (1981)
swamp thing" (1982)
poltergeist" (1982)
return of the jedi" (1983)
indiana jones and the temple of doom" (1984)
explorers" (1985)
howard the duck" (1986)
nutcracker: the motion picture" (1986)
spaceballs" (1987)
willow" (1988)
the star trek adventure" (universal studios, ca, 1988)
always" (1989)
indiana jones and the last crusade" (1989)
three fugitives" (1989)
legion of iron" (1990)
gremlins 2" (1990)
beauty and the beast" (1991)
mom and dad save the world" (1992)
batman returns" (1992)
aladdin" (1992)
reservoir dogs" (1992)
matinee" (1992)
evening class" (1993)
a goofy movie" (1995)
toy story" (1995)
runaway brain" (1995)
die hard: with a vengeance" (1995
dante's peak" (1996)
hercules" (1997)
the second civil war" (hbo, 1997)
the fifth element" (1997)
lethal weapon 4" (1998)
small soldiers" (1998)
star wars: episode i - the phantom menace" (1999)
little mermaid ii" (direct-to-video, 2000)
thirteen days" (2000)
the kid" (2000)
golden dreams" (disney's california adventure, 2001)
just visiting" (2001)
tomcats" (2001)
osmosis jones" (2001)
planet of the apes" (2001)
the majestic" (2001)
star trek: the motion picture - the director's edition" (2001)
wet hot american summer" (2001)
life or something like it" (2002)
the salton sea" (2002)
spider-man" (2002)
star wars: episode ii - attack of the clones" (2002)
scorched" (2002)
the lord of the rings: the two towers" (2002)
confessions of a dangerous mind" (2002)
cradle 2 the grave" (2003)
agent cody banks" (2003)
peter pan" (2003)
tears of the sun" (2003)

Buyurun buradan da wilhelm'i çığırtın:
http://www.folkbildning.nu/wilhelm.wav

kaynak: ekşi

sanırım deliriyorum!


kafamın içinde konuşan sesler artık beni delirtme kıvamına geldi. bu da klişedir ama, gerçekten konuşuyorlar. elimden hiçbir şey gelmiyo onları susturmak için. vıdı vıdı vıdı. benim sesim diil, kimsenin sesi diil. kafamın sesi. iki tane. bari bir tane olsaydı. iki tane. beni sinir ediyorlar. sürekli fikir değiştiriyorlar. bir söyledikleri, bir söylediklerini tutmuyor. beni yanıltıyorlar, bazen kendilerine inandırıyorlar. beni ağlatmak için oyun oynuyorlar. ne zaman biter bu sessiz savaş. benden başkası da duymuyor ki sesleri. duysa keşke, bana acısa, çözüm yolu üretse benim yerime. kimseye duyurmadan sessizce delirtiyorlar beni.

elmayı dalından toplamak...

işte hayatın anlamı.
haftasonumu hasatla geçirdim. Domates, biber, fasulye, elma, armut, maydanoz topladım. Hepsini tek tek, özenle topladım. Hepsinin tadına baktım toplarken. Domatesler mis gibiydi. Elmalar çatur çutur. Yaşadığımı hissettim, kök saldım toprağa... Ayaklarım çıplak.
İşte bu!
Böyle olunca hayatı seviyorum ben.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Herkes kaçmak istiyo!

The Lost Levels 'The Early Sheets' from RadarMusicVideos on Vimeo.

oyuncaklarım ve ben

bilgisayarımın üzerinde, kılıcını havaya kaldırmış, etraftan gelecek her türlü tehlikeye karşı beni koruyan şövalyem...
sevgilimin doğum günü hediyem diye kandırdığı, önce çok üzüldüğüm, sonra da yumurtadan çıkar çıkmaz, masum bakışlarını görünce ayrılmaz bir parçam olan ördeğim...
her daim sus pus duran, en minik oyuncağım, tahtadan kırmızı uğurböceğim...
yıllardır cebimde taşıdıktan sonra, yerini bulan minik devim, hipopotamım...
tepesinde durduğu pembe kurşun kalemden yere atladı bir gün.. yükseklik korkusu varmış meğer. şimdi arkadaşlarının yanında sevimli mi sevimli dinozorum...

25 Ağustos 2009 Salı

Pink Floyd live at pompei.


Muhteşemdi. Rüya gibiydi. Bir de Kabak'ta açık havada izleyince, inanılmaz bir bilinç düzeyine ulaştım. Ulaştık. Pink Floyd kafası yaşadık. Sağolasın Selçuk Abi:)

Çenesi çıkık bir bired pit de olur! kabulümdür.


"Inglourious Basterds"ı izledik cumartesi akşamı. çok bir şey beklemiyordum zaten filmden. brad pitt'in "değişik" oyunculuğunu izlemek ve tarantino'nun ne haltlar karıştırdığını görmek için gittik. filme parça parça bakınca güzel, ama genelinde bir akıcılık yok, duruyor. bir de ne dövmüşler nazileri, üzülmedim diil. o beyzbol zopasıyla kafaya kafaya çalışınca "yahudi ayısı" içim ezildi. filmde bired pit'den daha iyi bir performans sergileyen manyak Hans Landa rolünde Christoph Waltz'a bayıldım. Şütrüdel yer iken beni benden aldı, salonu terk etmek istedim.
çok uzatamiciiim, sonuç olarak tarantino öyle kill bill gibi akıllardan silinmeyecek bir filmle karşımıza çıkmıyor. filmden çıktıktan 1 saat sonra etkisi geçiyor.
yine olsun diyoruz, tarantino'yu seviyoruz. olur arada:)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

bugünü tom waits günü ilan ettim! o kadar.

sigaraya başlayıp böyle bir sese sahip olmak istiyorum sanırım. balgam yığının arkasından tınlayarak çıkan, bol alkol kokulu muhteşem ses. işte bir parazartesi gününe böyle katlanılır.

gittim. gördüm. içtim. sıçtım. geldim. maalesef

kabak beni çarptı sevgili sevenlerim. kendime gelmem biraz zaman alacak sanırım. bayaa güzeldi. kendi yarattığım kuruntularım da olmasa, her şey güllük gülistanlık olacaktı. ama bünye seni tatilde de rahat bırakmıyor. neyse, bu da bitti. artık çalışalım. değil mi? evet evet.

14 Ağustos 2009 Cuma

yarın bu saatlerde...

kabak koyunun kızgın kumlarından serin sularına daha kendimi bırakamasam da, ağaç evime yerleşiyor olurum herhal. sonra ver elini deniz, kum, doğa, pira...
ulan hala heyecahlanamıyorum. herhalde biramı elime, denizi karşıma alıp oturamadan buna inanamiciiim.

11 Ağustos 2009 Salı

yaşasın listeler.

liste önemli bir şeydir. bir işe başlamadan önce, bir yere gitmeden önce listeler yapılır. gerekli malzemeler, unutulmaması gerekenler listeler sayesinde ortaya çıkar. listeye bağlı kalmak herkesin yararına olur. çalışma masamda bir iş listem hep vardır. unutmamak için. unutmak isterim çünkü onları, bana söylenildikten hemen sonra unutabilirim. bu da benim marifetim.
listeleri severim. zorunda kalmadıkça liste yapmam. ama listelere hak ettikleri değeri veririm.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

burada değil!

şimdi gelme. dışarı çıkıcam. dönücem hemenb. bekler misin lütfen. dur nereye gidiyorsun? zaten sık görüşemiyoruz. neden diye sorup durma noolursun? çıkmam lazım biraz. biraz temiz havaya ihtiyacım var. senin başına hiç gelmez mi? hani boğulacak gibi olursun ya. göğsüne bir şey düğümlenir, bir yumruk oturur içine. ağlamamak için zor tutarsın kendini, gözlerine baksalar ağlayacağın anlaşılır hemen. kaçırırsın gözlerini herkesten. gidiyorum ben. bekle beni burada. geri gelicem söz. zaten başka yer mi var geri gelinecek? dönüp durduğum yer hep aynı. beynimin içinde köşeye sıkıştım.
yağmur yağsa ben çıkınca. havada hiç bulut da yok. biraz ıslanıp dönsem. iyi olmaz mı? saçlarımdan sular süzülse. ıslak elbisemle kala kalsam. ayaklarım su içinde. clop clop diye sesler çıksa her adımda. iyi olmaz mı?
şu an her şey burada olmaktan iyidir.
biraz çıkmam lazım.
hadi, gittim ben. gelirken kahve alırım sana da.

tatile gidicem, niye mutsuzum hala:(

içim niye sıkılıyor? ben niye böyleyim? lan yeni bir yer, kabak falan, azcık heyecanlanır bünye diil mi?
niye böyle, niye?

7 Ağustos 2009 Cuma

çok eğlenceli bi iş

The Longest Way 1.0 - one year walk/beard grow time lapse from Christoph Rehage on Vimeo.

bayılıyorum bu kıza

kafanın üstünde deeeev lamba! süpper:)



http://www.kyouei-ltd.co.jp/index.htm

oje sorunsalı

oje kullanmayı seven kızlar benim derdimden çoook iyi anlar. ojenin tırnağa sürüldükten sonraki çıkma çabası, beni ayar ediyor. yavaşça bir tırnağın ucundan başlayan isyan, bir bakmışsın diğer trnaklara sıçramış.
tabi bu durum benim ucuz oje kullanmamdan kaynaklanıyor olabilir. ama pahalısını kullandığımız oldu, sonuç yine aynı.
kırmızı oje, pembe oje, turuncu oje bunlar benim severek kullandığım renkler. fakat çıkıyorlar. çıkıyorlar. sürekli çıkıyorlar. bi de işaret parmaklarımın ojesi çabuk çıkıyor:)
ojeler çıkmasın, genç kızlar üzelmesin artık.
yeter!

6 Ağustos 2009 Perşembe

bugün çok çalıştım!

inanamıyorum kendime. %0 geyik, %100 iş. uzun süredir yapmadığım bir şeydi:)

rüzgardan tiksindim bu sene!

bu ne anuna koyim. sürekli rüzgar. etek giydiğime pişman oldum. japon kadınlar gibi yürüyordum yolda sabah. gıcık oldum.

ne üfledi arkadaş bu sene, bitmedi gitti.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Avcılığı spor olarak gören zihniyeti şiddetle kınıyorum!

Avcılık bence şiddet eğiliminin göstergesidir. Hayvanları doğal ortamında sinsice tuzağa düşürüp öldürmenin hiçbir mantığının olduğunu düşünmüyorum. Yüzlerce kuşu öldürüp, bir de onlarla fotoğraf çektiriyorlar. Güzel bir anı gibi çerçeveletip, ona buna gösteriyorlar. inanamıyorum.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

el boku eğri kokar!

annemin nacizane laflarından. nerden buluyor bu kadın bu lafları yahu:)

biber yeşili.

ne güzel bir yeşildir. biberin ton ton yeşili olabilir. koyusu, açığı, soluğu, aralarına kırmızı kaçanı...
en güzel yeşil, biber yeşilidir.
ben yeşili severim. ben biberi de severim. ne kadar şanslıyım ki iki sevdiğim şeyi bir arada bulabiliyorum.
işte bu!

yaşasın pazartesi!

pazartesiye sevinilir mi demeyin. pazartesi size sevdiğinizi getirirse sevinilmez de ne yapılır!
yehuuuu:)