6 Eylül 2010 Pazartesi

true bloody sunday!

tüm pazar günümü true blood izleyerek geçirdiğime inanamıyorum. bilgisayarı her kapatışımda, bu defa izlemiicem diyorum. yarım saat geçmeden 'ay wanna do bed tings vit yuuuu' diye mırıldanırken buluyorum kendimi. kafa gitmiş, bilgisayar açılmış, cd konulmuş, bilgisayara kopyalanmış. vay didim gençlik diyip, canım vampirlerimi izliyorum.
dizinin ilk başlarında romantikliğimin vermiş olduğu gazla bill'e abayı yaktım. sonra o saç ne lan öyle, ulan hep de aynı bakılmaz ki diye diye soğuttum kendimi heriften. (bu arada bu adama karşı ilk duygularım değilmiş. starter wife'da da hastaymışım. okuyunca onun o olduğunu anladım:) ve sonra eric saçlarını kestirdi, bir güzel balyaj yaptırdı. ooh mis gibi. şimdi eric de eric.
canım sevgilim bunları okumuyorsun di mi?
senin yerin ayrı, onların yeri ayrı:) hem onlar gerçek değil ki bir hayalden ibaret!
neyse bir pazar gününü yatıp yuvarlanıp, dizi ve sudoku arasında geçirdim. arada gazete okumaya çalışsam da yerim ulan hepinizi deyip attım elimden. gerçek dünyadan kopmam lazım benim.

Hiç yorum yok: