19 Kasım 2009 Perşembe

Kıskanmak!

Dün akşam Zeki Demirkubuz'un son filmi "Kıskanmak"a gittik. Filme gitmeden önce içimde "bu filmi beğenmiicem" korkusunu taşıyordum. bunu hiç dile getirmemiştim. filminde oyunculuk yeteneği olmadığını düşündüğüm güzeller güzeli berrak tüzünataç'ı oynatması korkumun kaynağı olabilirdi. bir de eleştirilerde sıkça karşılaştığım "Nüshet" karakterinin olmamışlığı da vardı tabii.
neyse sonunda korkularımla yüzleştim. filmin atmosferini, fotoğraflarını çok beğendim. herkesin ağzında olan rus filmleri havasını gerçekten ben de hissettim. ama berrak ve o yeni yetme piçin her göründüğü sahnede tüylerim diken diken oldu. bitsin artık dedim, sussunlar. eski türkçe'nin hiç bu kadar eğreti durduğu diyaloglar görmedim. serhat tutumluer de çok konuşmuyordu ki, onu dinleyelim, "Bak işte böyle konuşulur diyelim".
Seniha'nın oyunculuğu olmasa film, tüm o mükemmel görselliğine rağmen izlenemezdi. kendi adıma konuşuyorum. ki ben en büyük zeki demirkubuz hayranlarından biriyimdir. kesinlikle bu filmini masumiyet ya da yazgı ile karşılaştırmıyorum. ama oyuncu seçimi gerçekten yanlışmış. yaa bence berrak kadar güzel olan tiyatro oyuncuları var.
filmin adı kıskanmak olunca, filmde güzel ve çirkin iki kadın olunca, insan çirkin olan kadın güzeli kıskanacak galiba diye düşünüyor. ama yok öyle bir şey, seniha'nın mükerrem'in güzelliğiyle alıp veremediği hiçbir şey yok. onun içini yıllar yılı kemiren, kardeş kıskanlığı. kıskançlığın her türlüsü dayanılmaz gelirken insana, bu türüne hiç katlanılmaz. insan kıskandığını bile dile getirmekten korkarken, yıllarca kıskançlığını seniha gibi saklayabilmeyi hayal bile edemiyorum.
Konusunu çok beğendim ve gerçekten kitabı okumak istedim. Çünkü kitap ile roman arasında oldukça farklılıklar varmış.
bu kadar ahkam kesmek yeter.
yine de sonunda zeki abim yine yapsın, yine giderim derim. ona saygımız sonsuz.

Hiç yorum yok: