21 Kasım 2017 Salı

Zaman değişti, şimdi her şey SEO uyumlu!

Eskinin reklam yazarı dedikleri bir zat-ı muhterem olarak, nedir bu "SEO" kardeşim dedim. Google'da baya araştırdım. Gençler güzel anlatmış. SEO uyumlu makale dediğin şey, aynı mercimek çorbası gibi. Yazı/çorba, tadını anahtar kelimelerden/mercimekten alıyor. Makaleyi zenginleştiren senin yaratıcılığın, aynı mercimeğe destek olsunlar diye çorba pişerken eklediğin havuç, patates, soğan, sarımsak gibi. Alt başlıklar ekliyorlar SEO uyumlu metne, bunlar da baharatlar. İmla kuralların, belirlenen aralıktaki kelime sayın vs. derken, ortaya mis gibi bir çorba çıkıyor. Gelsin "tık"lar, gitsin boş tabaklar.
SEO uyumlusun, uyumluyuz, uyumlu...
Makaleye önce bir girizgah yapıyoruz. Derdimizi dilimiz döndüğünce anlatıp, sonra ilişkiyi ilerletiyoruz. Ciddi düşünüyoruz sonuçta. İşte böyle başlıklar ekliyoruz sonra. Burada yazarın teması SEO uyumlu metin nasıl yazılır olduğu için, bol bol SEO yazıyoruz ki elimiz alışsın. İşin şakası, anahtar kelimeleri de bol bulup her yere serpiştirmemek lazımmış. Yazının %5'ini geçmemesi gerekiyormuş. Ulan google, çok akıllısın vesselam. Böyle de bilgiler ekleyelim ki, okuyan da bir şey öğrensin değil mi? Zaten boş boş yazıyoruz. Dayan kardeşim az kaldı (burada yazar, kendini yalnız hissetmiyor. İnsanı yaşatan umut değil de nedir?)
Alt başlıklar eklemem gerekiyor
Bir yazı da böyle piç edilir. SEO uyumlu deyip, ağzımızı bozduk sonunda. İğrenç kelime esprileri de gelmiyor değil aklıma. Ama seviyeyi iyice düşürmeyelim değil mi? SEO'yu merak edip de buraya gelen ve yazıyı sonuna kadar okuyan sevgili din kardeşim (yazarın son çırpınışları), ne geldiyse başına merakından geldi.
Karakter sayısını doldurmak için de bir başlık daha atayım
Hiç basite indirgemiyorum SEO uyumlu metin yazma işini. Ciddiyet benim yapımda yok sadece. İşte böyle böyle öğreneceğim yazmayı. Birkaç tane daha makale yazdım mı, SEO kralı olucam. Ben bu işi para için yapmıyorum zaten. Para değil çünkü :/
SEO uyumlu yazımızın sonuna geldik. Bence bu işi kotardım. Gözüm şimdi youtuber'lıkta.

21 Ekim 2014 Salı

müsait bi yerde inecek var!

Bu ülkede kendimi, tıka basa dolu bir minibüste, ayakta kalmış bir yolcu gibi hissediyorum. Tutunacak yer yok. Şoför manyak çıkmış. Ve arkadan sürekli 'şunu uzatır mısınız?' repliği eşliğinde uzanan eller. Tabi bu arada, fordculardan da uzak durmaya çalışıyorum bir yandan. İşte bu kadar zor bu memlekette yaşamak. En iyisi kulağına kulaklığı takıp, müziği köklemek. Son ses, tam gaz bir yolculuk. Ve minibüstekiler size söylüyorum: 'Aslında ben yoğum!'

27 Ocak 2014 Pazartesi

üç boyutlu elin sırrına erdim!

evinizde güvenle deneyebilirsiniz...

bir de baktım, bana bakıyordu...

kafamı 45 derece arkaya atıp, yüzümü karanlık bulutlara çevirmiştim ki, bir de ne göreyim. pofuduk bir yüz bana yukarıdan bakmaktaydı. şöyle bir 'eşhedü' çekip, nerdeyse islamın kollarına bırakıyordum kendimi, yüz kayboldu. gözüm yanılsadı galiba dedim. kafamı sağa sola sallayıp, beynimin fabrika ayarlarına dönmesine müsahade ettim. şakacı bulut! iki saniyede ne yaptın şu bünyeye. ben oldum olası, bir mucize görmeyi beklerim şu güzelim doğadan. o da bugün mü dedim, bir daha yukarı bakmak için tüm cesaretimi topladım. kafayı kaldırdım ama gözlerimi açamıyorum. yüzüme bir damla düşüverdi. pıt. gözlerimi yavaş yavaş araladım, 'bir de baktım yoksun'. iki saniye göz göze geldik diye, bulutluyüzle hemen senli benli olmuştum. bulutluyüz gitmiş, yağmuru gelmişti. onu görüp de, gözlerime inanmadığım için ağlıyor muydu yoksa gizli gizli? düşüne düşüne, ıslana ıslana evin yolunu tuttum. kaçırdığım bir mucizenin ardından biraz mutsuzdum.

20 Ocak 2014 Pazartesi

Derdime bir çare sarıgül!

Büyük konuştun sarıgül! Çare sarıgül dedin sen kaybettin! Bizde dert bitmez. Mesela bugün karnım çok ağrıyo. Regl oldum üzerinize afiyet. İlaç içmeden geçsin istiyorum. Ne yapmalıyım. 
Sevgiler
Sincerely yours
Ayşegül
Öptüm, kib, bye