30 Ekim 2009 Cuma
hem şirin olup, hem gıcık olmak da zor. di mi ama?
muazzam bir çalışma
Between from Via Grafik on Vimeo.
izlerken gerildiğimi hissettim. çok güzel olmuş.
anaa bunlar da vardı lan
fatih kısaparmak, izzet altınmeşe, burhan çaçan, belkıs akkale...
niyeyse bu dörtlüden biri aklıma gelince diğerleri de diziliveriyor peş peşe. küçükken bunlar vardı ki hep televizyonda. izzet altınmeşe'nin yanağındaki benin yerini bile net hatırlıyorum.
nerdeler acaba?
neyse.
sizlere, tren gelir hoş gelir ley ley limi limi ley diyerek veda etmek isterim.
ley ley
niyeyse bu dörtlüden biri aklıma gelince diğerleri de diziliveriyor peş peşe. küçükken bunlar vardı ki hep televizyonda. izzet altınmeşe'nin yanağındaki benin yerini bile net hatırlıyorum.
nerdeler acaba?
neyse.
sizlere, tren gelir hoş gelir ley ley limi limi ley diyerek veda etmek isterim.
ley ley
neden?
insan neden birisine zorla sahip olmaya çalışır? bundan nasıl sapıkça bir zevk alır? aklım almıyor. hiçbir şekilde onları haklı çıkaracak bir sebep bulamıyorum. tecavüz haberleri okudukça sinirlerim iyice bozuluyor. ve bu haberler sürekli artıyor. durum gittikçe kötüleşiyor.
en kötüsü de ne biliyor musunuz, bu diziler tecavüzü insanların gözlerinde normalleştiriyor. aşk-ı memnu'da adnan karısı bihter'e tecavüz ediyor, niyeymiş "o da kocasının koynuna girmiyormuş, bihter de biraz hak etmiş.". bunu söyleyen kadınları bizzat gördüm. akıl sır erdiremiyorum. mesela bir bulut olsam dizisinde de deli gibi sevdiği kıza tecavüz ediyor adam,, çünkü onun aşkı çok büyük. hep aşkından yapıyor bunu. asmalı konak'ta vardı yine bir tecavüz durumu.
bunlar ilk aklıma gelenler. bunları cahil insanlar izliyor. kadınlar kabulleniyor. tecavüz normalleşiyor. ensest artıyor, taciz artıyor, çocuk pornocuları artıyor.
korkuyorum.
siz de korkun.
en kötüsü de ne biliyor musunuz, bu diziler tecavüzü insanların gözlerinde normalleştiriyor. aşk-ı memnu'da adnan karısı bihter'e tecavüz ediyor, niyeymiş "o da kocasının koynuna girmiyormuş, bihter de biraz hak etmiş.". bunu söyleyen kadınları bizzat gördüm. akıl sır erdiremiyorum. mesela bir bulut olsam dizisinde de deli gibi sevdiği kıza tecavüz ediyor adam,, çünkü onun aşkı çok büyük. hep aşkından yapıyor bunu. asmalı konak'ta vardı yine bir tecavüz durumu.
bunlar ilk aklıma gelenler. bunları cahil insanlar izliyor. kadınlar kabulleniyor. tecavüz normalleşiyor. ensest artıyor, taciz artıyor, çocuk pornocuları artıyor.
korkuyorum.
siz de korkun.
derya alabora da bize gelsin:)
valla kendisini şaşıfelek ile sevip, ona olan hayranlığımızı masumiyet ile 10'a katladık. kendisiyle dün akşam tanışma şerefine nail olduk. hatta bir ara alkolün de etkisiyle hafif omuz temasıyla dans bile ettik. keyifli bir akşamdı.
biz seni sevdik be derya abla. bu arada size derya abla diyebilir miyim?
uğur abiyi de al bize gel be derya abla.
bekliyorum bak. mazeret kabul etmem.
biz seni sevdik be derya abla. bu arada size derya abla diyebilir miyim?
uğur abiyi de al bize gel be derya abla.
bekliyorum bak. mazeret kabul etmem.
29 Ekim 2009 Perşembe
28 Ekim 2009 Çarşamba
deneme 1
"bana mı dediniz?" dedi genç kız. "evet sana dedim" dedi yaşlı adam, sigarasını yere atıp hızlı adımlarla kaldırımı adımlayan genç kıza. adamın yüzünde kibirli bir ifade vardı, oturduğu banktan kıza doğru bakıyor ve istifini hiç bozmuyordu. kız birkaç adımda adamın oturduğu bankın önüne geldi. dimdik bakmaya başladı. kız adamın bu cümleyi neden kurduğunu anlamaya çalışıyordu. adam hala kibirliydi. kızdan aşağıda durmasına rağmen bakışlarıyla onu eziyordu.
kız içinde bulunduğu durumdan rahatsızlık duyuyor, fakat içine düşdüğü bu saçmalığı çözmeden uzaklaşamıyordu. önce hangisi başlayacaktı söze. kız, yaşlı adamın başlaması için bekliyordu. sonuçta o başlatmıştı her şeyi. orada, öylece ne kadar bakıştılar bilmiyordu, sonunda dayanamadı ve konuşmaya başladı: "böyle davranarak hiçbir yere varamazsınız. bana neden öyle söylediğinizi açıklamanızı bekliyorum. beni hiç tanımıyorsunuz bile, fakat bu cümleyi kurmaktan da hiç imtina etmiyorsunuz. sadece yaşlı olduğunuz için sizi hoş mu karşılamalıyım? buna hiç hakkınız yok." noktayı koyar koymaz, omuzları biraz aşağıya çökmüş, heyecanını belli etmişti. işte bundan nefret ediyordu. heyecanını, kızgınlığını hiç gizleyemiyordu. kendini toparladı ve tekrar adamın vereceği cevabı beklemeye başladı.
adam öylece bakıyordu, yüzündeki kibir kaybolmuş yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
kız içinde bulunduğu durumdan rahatsızlık duyuyor, fakat içine düşdüğü bu saçmalığı çözmeden uzaklaşamıyordu. önce hangisi başlayacaktı söze. kız, yaşlı adamın başlaması için bekliyordu. sonuçta o başlatmıştı her şeyi. orada, öylece ne kadar bakıştılar bilmiyordu, sonunda dayanamadı ve konuşmaya başladı: "böyle davranarak hiçbir yere varamazsınız. bana neden öyle söylediğinizi açıklamanızı bekliyorum. beni hiç tanımıyorsunuz bile, fakat bu cümleyi kurmaktan da hiç imtina etmiyorsunuz. sadece yaşlı olduğunuz için sizi hoş mu karşılamalıyım? buna hiç hakkınız yok." noktayı koyar koymaz, omuzları biraz aşağıya çökmüş, heyecanını belli etmişti. işte bundan nefret ediyordu. heyecanını, kızgınlığını hiç gizleyemiyordu. kendini toparladı ve tekrar adamın vereceği cevabı beklemeye başladı.
adam öylece bakıyordu, yüzündeki kibir kaybolmuş yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
27 Ekim 2009 Salı
açgözlü güvercinler
Pigeon Pilfer from Michael Stevenson on Vimeo.
niyeyse oldum olası güvercinleri sevmem. bu da kanıtı olsun.
pes doğrusu
Kaboom! by PES from DESIGNSPOTTER TV on Vimeo.
26 Ekim 2009 Pazartesi
kış saati insanı depreştiriyor!
ne gerek varsa şu uygulamaya, bir türlü anlayamıyorum. kimse memnun diil, ama yine de uygulanıyor. gerçi bizim memnuniyetimizi pek önemseyen yok zaten şu memlekette. neyse memleket meselesine girmeyeyim şimdi.
valla şimdi erkenden hava kararacak, sabah uyanmak iyice zorlaşacak. akşamları sıkılacaksın. uzun uzun uzun gelecek geceler ve de bir türlü geçip gitmeyecek.
biraz iyi yanından mı bakmaya çalışsam. örgü örmek var ne güzel. film izleriz bol bol. battaniyenin altında kaynaşa kaynaşa otururuz. sarı kantaron, melissa, ıhlamur...
ama yine de bu kış saatine geçmeden de yaşanmaz mıydı tüm bunlar?
bir yetkiliyle görüşmek istiyorum.
benim de söyleyeceklerim var...
valla şimdi erkenden hava kararacak, sabah uyanmak iyice zorlaşacak. akşamları sıkılacaksın. uzun uzun uzun gelecek geceler ve de bir türlü geçip gitmeyecek.
biraz iyi yanından mı bakmaya çalışsam. örgü örmek var ne güzel. film izleriz bol bol. battaniyenin altında kaynaşa kaynaşa otururuz. sarı kantaron, melissa, ıhlamur...
ama yine de bu kış saatine geçmeden de yaşanmaz mıydı tüm bunlar?
bir yetkiliyle görüşmek istiyorum.
benim de söyleyeceklerim var...
richard dorfmeister bize gelsin:)
cumartesi gecemizi dans ederek geçirmemizi sağlayan siz değerli iki insan kruder ilen dorfmeister, sözüm size! vallahi bravo ne güzel eğlendirdiniz bizi yafu. kruderciğim sakın alınma ama dorfmeister beni benden aldı. müziği olsun, boyu posu olsun gecemizi renklendirdi.
hep gelin, yine gelin. biz de geliriz.
23 Ekim 2009 Cuma
21 Ekim 2009 Çarşamba
tom waits / green grass. olmazsa olmaz
tom waits dinleyince umut sarıkaya'nın karikatürü geliyo aklıma. tövbe yaaa. bi leğen
Cibelle / green grass
niye böyle oluyor? her dinleyişimde gözlerim doluyor. boğazıma bir yumru oturuyor. ağlamamak için kendimi zorluyorum. duygusal mıyım neyim?
ağacın dallarından kitap toplamak. süper fikir
19 Ekim 2009 Pazartesi
çöldeki kutup ayısı mıyım neyim?
şans yüzüme bi gülemedi. ulan cumartesi konsere gidiyoduk hani? bu çekim nerden çıktı. mınaaaaaki
Kasım süper konserlerle geliyor!
13 Kasım Belleruche, 21 Kasım Parov Stelar. Bu sefer Parov Stelar'ı kaçırmamalıyım.
yeni saçlarım ve ben!
şimdi bu kaydı buraya gireyim ki, saçımı en son ne zaman kestirdiğimi unutmayayım. çünkü kuaföre gitmekten pek hoşlanmayan bir bünyeye sahibim. korkarım her zaman. "ya bu defa kötü keserse" diye düşünmekten kendimi alamam. çok stresli dakikalardır benim için. tabii bu arada kuaförün de başının etini yerim. bıdı bıdı bıdı.
tabii ki yine beğenmedim kuaförden çıkar çıkmaz. ama sonra beğendim.
ben böyle bir insanı işte, yapacak bir şey yok.
tabii ki yine beğenmedim kuaförden çıkar çıkmaz. ama sonra beğendim.
ben böyle bir insanı işte, yapacak bir şey yok.
Rakı içmek için Pera Teras'a gitmeyin!!
Benden söylemesi. Biz bilmeden gittik yannış yaptık. Dönemedik de. Mekan bir defa terasta falan diil. bildiğin kapalı yer, ortasında da sigara içilebilmesi için üstü açık bir yer yapmışlar. tam eller havaya ortamı. cumartesi gecesi ateşimizi söndürmeye yetmedi ama. biz yine de eğlendik. şımardık.
haftasonu yorulmuşum doğrusu. ama iyi oldu bea:)
haftasonu yorulmuşum doğrusu. ama iyi oldu bea:)
16 Ekim 2009 Cuma
yarın nerede uyanmak isterdiniz?
Fifty People, One Question: London from Fifty People, One Question on Vimeo.
çok basit bir sorudan yola çıkan bir proje. bir tane de new york'da çekmişler. enteresan cevaplar var. videoyu izlediğimden beri düşünüyorum. ben nerede uyanmak isterdim diye. sanırım buldum. bir woodstock konser alanında uyanmak isterdim. ve o gün arka arkaya jimi hendrix, the doors ve janis joplin konserleri olsa. takılsak bol bol. fena mı olurdu?
bu arada sitesi burada. diğer videoyu da izleyebilirsiniz.
bokuyla kavga eden insan: ben
hiç sorun yokken sorun yaratan, osuruktan nem kapan, durup durup arıza çıkaran ben. artık benden bıktım. beni bırakıyorum. başka ben'ler bulup, içine girip, orada kalmak istiyorum. kendime yeni bir yurt arıyorum.
beni benden alsınlar istiyorum.
beni benden alsınlar istiyorum.
15 Ekim 2009 Perşembe
steampunk budur işte!!!
Steampunk'ı bilirdim ama bu kadar güzel örneklerini hiç görmemiştim doğrusu. niyeyse aklıma hemen belville üçüzleri geldi.
http://stephanehalleux.com/
aşmışlar
Braquo ad on youtube.com from Jay Salvat on Vimeo.
kollarım çooook uzun olsaydı, yıldızlara değebilir miydim?
14 Ekim 2009 Çarşamba
The cat piano
The Cat Piano from PRA on Vimeo.
sümüklüböcek sevmeyen var mı ki şu dünyada?
Bave Circus from DuDuF on Vimeo.
aynı kelimenin başka anlamları olabilir.
şimdi burdan çıksam...
şöyle yürüye yürüye bebek'e insem. biraz uzun sürer ama olsun. yağmur yağarsa yol kenarındaki otobüs duraklarına sığınsam. öyle otursam ve boş bakışlarla gelen geçeni izlesem. otobüsdekilere el sallasam. uğurlasam hepsini. sonra yağmur biraz hafiflemeye başlayınca tekrar yola koyulsam. arnavutköy'e gelince tekrar mola versem. bir balık yesem, deniz kokulu. sonra arnavutköy'ün yollarına baksam uzun uzun. eski günleri hatırlasam. tanıdık yerleri tekrar arşınlasam. adımlarımın üstüne bassam. deniz kenarına çıksam usul usul, kuruçeşme, ortaköy devam etsem yola. beşiktaş çok kalabalık, transit geçsem hızlı adımlarla, fındıklı'ya kadar hiç durmasam. fındıklı parkında bir çay içsem, sıcak sıcak. biraz izlesem istanbul'u bu yakadan. bir bardak daha çayı ortak etsem manzaraya. yağmur başlamışsa tekrar dinene kadar tentenin altında biraz daha otursam. yağmurun tenteye vuruşunu dinlesem. insanlar gelse. insanlar gitse. ben hala orda olsam. sonra usul usul yola koyulsam. tophane'den çukurcuma'ya çıksam. nermin evdeyse biraz ona uğrasam. evde değilse galatasaray'a çıksam. yokuşlarda soluklansam. saate hiç bakmamış olsam o ana kadar. ve görünce zamanın ne kadar ağır ilerlediğini birden sevinsem. önümde daha uzun saatlerin olduğunu bilerek yavaşlatsam adımlarımı. galatasaray'a çıkınca bir şeyler yesem. sonra yavaş yavaş meydana çıksam. vitrinlere baksam. bir şey alacakmış gibi dükkanlara girsem. almadan çıksam. meydana gelince soluklansam. kalabalığı dinlesem, öylece dikilsem. ışıklardan karşıya geçsem, elmadağ'a çıksam. binaların önünde duran koca koca kedileri sevsem. geniş caddenin görkemine kapılıp kenardan yoluma devam etsem. harbiye'den sonra karar versem eve nasıl gideceğime. şişli'ye mi çıksam, nişantaşı'ndan mı insem? kalabalık biraz yormuşsa beni nişantaşı'ndan sessiz sessiz fulya'ya insem. fulya market'ten ikişer bira alsam. ülkü kapıyı açsa bana, bir filmi izlemeye yeni başlamış olsa. biralarımızı alsak, battaniyelerin altına girsek. filmi izlesek.
güzel olmaz mı?
güzel olmaz mı?
13 Ekim 2009 Salı
örgü zamanı geldi:) yehuuu.
sanırım üç yıldır ördüğüm battaniyem bu kış bitecek. bir boşluğa düşeceğim kesin. yıllarımı verdim, gözlerim 5 numero minyop oldu.
hiç bitsin istemiyorum ama, çok laf ediyorlar. bitir artık şunu diye.
tamam len. kesin bitecek.
ama örgü örerken televizyon izlemek zorunda kalıyorum. bu pek hoşuma gitmiyo.
hiç bitsin istemiyorum ama, çok laf ediyorlar. bitir artık şunu diye.
tamam len. kesin bitecek.
ama örgü örerken televizyon izlemek zorunda kalıyorum. bu pek hoşuma gitmiyo.
12 Ekim 2009 Pazartesi
Tuz gölü artık haritada mavi görünmüyor!!!!
google earth'de geziniyordum, türkiye'ye geliverdim bir anda. öyle kuş bakışı bakarken memlekete, tuz gölü'nün artık mavi değil kuraklıktan bembeyaz göründüğünü fark ettim. bana mı öyle geldi yoksa. önceden mavi olmaz mıydı rengi bu gölün. çocukken haritadan yer bulmaca oyunu oynarken ezberlemedik mi bütün dağları, gölleri, illeri...
yıllar sonra denizlerin rengi de mi yok olacak yoksa?
ufff içim karardı sabah sabah
yıllar sonra denizlerin rengi de mi yok olacak yoksa?
ufff içim karardı sabah sabah
9 Ekim 2009 Cuma
yuvadan bir kuş daha uçuyorrr:(
yakında düğün var. uffff ya. ne giicem ben???
7 Ekim 2009 Çarşamba
Uluslararası Vancouver Film Festivali: Cinsellik
Uluslararası Vancouver Film Festivali: Altyazı
6 Ekim 2009 Salı
5 Ekim 2009 Pazartesi
daha da haymatlos'a gitmem, bandista dinlemem!
bana iğrenç bir cumartesi gecesi yaşattılar. lanetliyorum onları. nermin'in dediği gibi, bu diren istanbul ayakları da haymatlos'a para kazandırmak amaçlı mı yapılıyor aceba? ulan hepimizi paranoyak yaptınız?
iki müzik dinliicektik, 3 saat beklettiniz. iğrenç bir grup çıktı, onu dinlemek zorunda bıraktınız. sizi tekrar lanetliyorum. sinirlerimi bozdunuz. pazarımı da mahvettiniz. daha da mekanınıza ayak basmam, gidene de mani olurum.
size karşı direneceğim.
iki müzik dinliicektik, 3 saat beklettiniz. iğrenç bir grup çıktı, onu dinlemek zorunda bıraktınız. sizi tekrar lanetliyorum. sinirlerimi bozdunuz. pazarımı da mahvettiniz. daha da mekanınıza ayak basmam, gidene de mani olurum.
size karşı direneceğim.
1 Ekim 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)