30 Eylül 2009 Çarşamba

rüya gibi:)

Le Sens Propre from Cisma on Vimeo.

modern sanattan anlamadığımı söylemiş miydim?

Haftasonu birkaç galeri gezdim. İçlerinde güzel işler olanları da vardı tabii ki. Fakat biri, beni benden aldı. Ufacık bir sergi salonu. İçinde 3 ya da 4 tane büyük dikdörtgen kutular var. Bunların üzerine, ayaktan çıkarılmış izlenimi verilmiş çoraplar fırlatılmış. Olay bu. iki adımda bitti zaten. çıktık. nermin "sıçsam sanat olacak." dedi ve yaşadığımız bu deneyimi çok güzel bir şekilde özetledi.
Şimdi bende bienal korkusu başladı. Korkuyorum gitmekten. Üzülücem biliyorum.
Ben de yaparım lan bunları demekten kendimi alamayacağım. Kendi kendime caka satacağım.
Varsın, yapsınlar. Onlar ayıplarıyla yaşamaya mecburlar:)

28 Eylül 2009 Pazartesi

keyfime diyecek yok

haftasonum güzel geçti çünkü. eğlendim. bayaa güldüm. iyi geldi bana. yoğundu. bol adrenalinliydi.
her haftasonum böyle çegse keşke.
keşke

25 Eylül 2009 Cuma

out of order!

right now

Hafta içi alkol alınmamalı. Neden mi?

Ertesi günü düşünerek hareket etmeli insan.
Sabah kalkmak zor, kendine gelmek zor. Aman yaa. Nefret ediyorum şimdi her şeyden.
Masamın üzerinde kalemimi bulamayınca, "nerde lan benim kalemim? hanginiz aldı?" diye böğürmeye başlayıp, tüm masaları arayıp, hatta patronun odasına bile gidip, daha sonra kalemlikte kalemi bulmak nasıl bir duygudur bilir misiniz? Ya da patron arayıp rapidshare şifresini sorunca üzeri çizili olduğu halde eski şifreyi söyleyip, şifre bitince "aa yanlış söyledim." demek insanın içine nasıl oturur aa dostlar.
Bir de şu var, en basit içler dışlar hesabının içinden çıkamamaya ne dersiniz? İşte bunları bugün yaşıyorum. Ve daha sabah, önümde koca bir gün var. Daha neler olur neler.
Allaaam, töbe bi daha içmiicem. Ya da bu kadar içmiicem. En iyisi hafta içi içmiim, anlaşalım.

24 Eylül 2009 Perşembe

hahahaha! salatalıkları taciz etmeyin:)

"If you limit what you see, you stop enjoying."




gözünü kısarak bakmaktan vazgeç. çok güzel, çok:)

yazmiim yazmiim dedim ama, duramadım!

arkadaşım bu ne yaa? rezillik, yüzsüzlük bu. dalga mı geçiyorlar bizimle, anlayamıyorum. o kadar mı mallaştık? halkı ne zannediyor bunlar? kimse bir simit ya da sakız almayla ekonominin düzeleceğine inanmıyor. siz ekonominin içine sıçın, bize de sizin bokunuzu temizlemek kalsın. yemezler.
gerçi belli de olmaz, bunları seçen de bu halk. bok kokusuyla yaşamaya alışırlar.

23 Eylül 2009 Çarşamba

yazı yazmaktan soğudum!

insan mesleğinden ötürü bazı şeylerden soğuyabiliyor. bu soğuduğu şeyler aslında yapmaktan büyük zevk aldığı uğraşlarsa, işte sorun orada başlıyor. ben yazı yazmayı seven bir insandım. arada da olsa, elime kağıt defter alıp ya da bilgisayarın başına bir şeyler yazmayı severdim. şimdi de seviyorum ama, o kadar üşeniyorum ki. sıkılıyorum. beğenmiyorum. yazdıklarımı sürekli yargılıyorum. yazıp yazıp siliyorum. sonu gelmiyor yazdıklarımın. yarım kalmış bir sürü yazıyla dolu "yazılarım" klasörü. bu durum benim canımı çok sıkıyor.
kitap çıkarma gibi bir hayalim olmadı hiçbir zaman ama yazmaktan da vazgeçmeyi hiç düşünmedim. umarım sonum hayırlı olur.
amin

bayramın yıldızları:)

14 Eylül 2009 Pazartesi

pazartesi'yi atlatmak en zoru!!!

pazartesi, günlerin içinden en tiksindiğim. bir de pazar var tabii. iki arada bir derede kalmış. tatil günü ama, ertesi gün iş olduğu için tam tadını çıkaramazsın. gıcık yani. pazar, pazartesi yüzünden böyle olmuş. yazık pazara.
pazartesiye dönecek olursak, iş olmasa okul var pazartesi günü. yaşamım boyunca sevmedim, sevemedim. kalkmak zor, hazırlanmak zor, yola çıkmak zor, konsantre olmak zor.
salı ve çarşamba pek bir şey ifade etmez benim için. perşembe, ertesi günü cuma olduğu için değerlidir. Cuma ise cumartesinin habercisidir. Bu güzel bir haberdir benim için. iyi haberler getirenleri severim.
ve işte en sevdiğim gün cumartesi. günlerin en güzeli. gözdem.
böyle geçer günler... biri gelir, biri gider. kıskanırlar birbirini. ama hiçbir şey fark etmez. cumartesinin yerini kimse değiştiremez.

11 Eylül 2009 Cuma

kafam bir bomba

yakındır patlama.
yayılacak etrafa tüm düşünceler.
gizlediklerim ve dile getiremediklerim.
utanıp, sıkıldıklarım.
karşınıza çıkaramadıklarım.
patlamayla son bulacak tüm kaçışlarım.
pimi kim çeker bilinmez?
kimin elinde kalır beynimin bir parçası?
patlasın artık ve kurtulayım.
sussun sesler.
derin bir sessizlik arayışındayım.

10 Eylül 2009 Perşembe

kayıtsızlık!

bu ülkede her gün bir felaket yaşanıyor. ve olan ne ise, daha gün bitmeden unutulmaya başlanıyor. ertesi gün acısı hafiflemiş, etkisi azalmış bir şekilde varlığını küçük bir ısırık gibi hissettiriyor. bu hafta yaşadığımız sel felaketi, hepimizi üzdü. ama biz hepimiz, istanbul'un merkezinde yaşadığımız için bire bir tanıklık edemedik olaylara. üzüldük ama yetmedi. en çok işçi kadınlara burkuldu içimiz. çamura bulanan "servis minibüsü"ndeki ayak izleri hiç silinmeyecek belki aklımızdan.
hepimiz üzgünüz. ama bizim yolumuz oralara pek düşmez ki! o yüzden çabuk unuturuz.
ama o sel sularında boğulanlar, kaybolanlar, evlerinden olanlar ne olacak? bunun için kimin yakasına yapışacağız? bu memleketin bakanı bile vatandaşı tedbirsizlikle suçlarken, biz sesimizi kime duyuracağız.
kimse duymadıkça sesimizi, yavaş yavaş unutacağız. bir dahaki felakete kadar sessizce yerimizde oturacağız!

ben güzele, güzel derim yani. hiç kasmam!

"Sigaraya ne kadar harcadığınızı gerçekten biliyor musunuz?"


Advertising Agency: Master Comunicacao, Sao Paulo, Brazil
Creative Director: Flavio Waiteman
Copywriter: Victor Afonso
Art director: David Keller
Photographer Alexandre Salgado, ArtLuz Studio
Online: Jimmy Nisgoski

bayıldım

güzel bir animasyon, güzel bir düş:)

1 Eylül 2009 Salı

yorumsuz!

"İlk olarak, kendilerini bir seks metası olarak değil, kişilik sahibi bireyler olarak değerlendirerek, ikincisi, kendi bedeni üstünde kimsenin hak iddia etmesini kabul etmeyerek; Tanrı, devlet, toplum, koca, aile vb.'nin hizmetkarı olmayı reddederek; kendi yaşamını daha basit, ancak daha derin ve zengin yaparak. Yani, tüm karmaşıklıklarıyla yaşamın anlamı ve içeriğini kavramayı deneyerek, kendini kamusal görüşün ve kamusal kınamının (dışlamanın) korkusundan kurtararak. Kadını seçim sandıkları değil, ancak anarşist devrim özgürleştirecektir; (anarşist devrim) onu Dünya'da daha önce görülmemiş bir güç, özgür erkekler ve kadınların oluşmasını sağlayacak kutsal ateşten bir güç haline getirecektir." Emma Goldman

nerden esti derseniz: hafif

i am waiting for...

yağmurlu bir istanbul!

kasvetli. ıslak. şıpır şıpır. trafik. karanlık. evde olma isteği. evde ve battaniye altında olma isteği. bir şeylerin bittiğinin farkına varma durumu. "yaz bitti, şimdi siktirin gidin" dercesine kabara kabara konuşan bulutlar. hüzün. bekleyiş. camdaki arap kızını arayış.
boşver bunları çalış:(