29 Temmuz 2009 Çarşamba

küfür etmek özgürlükse, özgürüz hepimiz de!

evet efenim, ben küfür konusunda aşmış bir insan olarak bilinirim. haa gün yüzü görmemiş küfürler bilmem öyle çok, ama her lafımın sonunu bir amınaki, sikik, anuna godumun çuçuğu gibi klasikleşmiş yardımcı fiillerle bağlarım. niye diye sormayın. bu zevk meselesi. ben siz mersi derken bi şey diyo muyum? ben de kendimce hayata isyan ediyorum. yeri geldiğinde teşekkür babında sunturlu bir küfür sallıyorum.
şöyle içten bir y.rrraaaam demek gibi insanı rahatlatan bir şey yok. ya da ammına koyiiiiim, ne güzel gider üzerinize su sıçratan bir taksicinin ardından. biliyorum siz de seviyosunuz.
bi de benim küfür etmem desteklendi yıllarca. neymiş, bana yakışıyomuş. ne demek lan bu şimdi. tuğba büyüküstün amına koyim dese, ona yakıştırmayacak mısınız? ben biliyorum nedenini. şirinim yaa, her şey ondan kaynaklanıyo.
işte böyle desteklene desteklene, bugüne kadar geldik ammmına koyim.
küfür etmeyi sevenler derneği olsa, her akşam iş çıkışı bir çaylarını içmeye uğrarım. tavla oynayıp karşılıklı küfür ederiz. kimse ne diyon kardeşim, ağzını topla gibi çıkışlarda da bulunamayacağı için, arıza da çıkmaz.
iyi olur iyi.

yaklaş yaklaş. biraz daha!


Cenaze hizmetleri için hazırlanmış bir billboard:)

süper hero flies high!

http://s2.buzzfeed.com/static/imagebuzz/web02/2009/2/4/18/anigif_thor-roll-joint-9946-1233789850-0.gif

"Bal arıları yok olduktan 4 yıl sonra insanlık biter!" Einstein

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=947062&Date=29.07.2009&CategoryID=85

28 Temmuz 2009 Salı

Kim ki bu dedim... Kim ki duk çıktı!

Dün akşam Kim Ki Duk'un "ilkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar" adlı filmini izledim. Şiddetle tavsiye ediyorum. Mükemmel bir mekanda çekilmiş. Orada olmanın hayaliyle geçip gitti film.
Kısa bir biyografisini de ekleyesim geldi. Etkileyici bir yaşam öyküsü bence.


En çok tartışma yaratan Güney Kore'li isimlerden biri olan, kendi kendini yetiştirmiş ve benzersiz üslubuyla çağdaşlarından ayrılan usta yönetmen, senarist, yapımcı. 2004'te Berlin Uluslararası Film Festivali'nde ''Samaritan Girl'' (Samaria) ile, Venedik Film Festivali'nde ''3 iron'' (Bin jib) ile en iyi yönetmen ödülünü aldı.


Kim Ki-Duk, 20 Aralık 1960 'da Güney Kore Bonghwa'da Kyungsang'ın kuzeyindeki bir taşra köyünde doğdu. Oldukça yaramaz bir çocuk olan Kim, 9 yaşına geldiğinde ailesiyle birlikte Seoul'e taşındı. Burada tarım eğitimi veren bir okula göderildi. Fakat maddi yetersizlikler yüzünden okuldan ayrılıp fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı.

20 yaşına geldiğinde deniz kuvvetlerine katıldı. Askeri hayata çok çabuk uyum sağlayan Kim, 5 yıl çavuş olarak görev yaptı. Bu askeri tecrübeleri ona insan ilişkileri ve karakter analizi açısından zengin bir birikim sağladı.

1990 ' da bir uçak bileti alabilecek kadar para biriktirip, sanat eğitimi almak için Fransa'ya taşındı. Geçimini, kendi resimlerini satarak kazanıyordu.

1993'de tekrar Kore'ye dönen yönetmen, film senaryosu yazmaya başladı ve bir yarışmada iki senaryosu birden ödül kazandı.

Kim Ki-Duk'un film kariyeri diğer yönetmenlerinkinden farklı başladı. Hiçbir zaman sinema eğitimi almadı ve hiçbir zaman başka bir yönetmenin yanında asistanlık yapmadı. Hiç kimsede görülmeyen bakış açısı ve kendine has hikaye anlatma tekniği buradan gelmektedir.

Farklı ve etkileyici bir dille kendi yaşamını ve deneyimlerini anlattığı Crocodile(1996), film serüvenin başlangıcı oldu. Crocodile'ı, Kore'li bir askerin ve başarısız bir ressamın Paris'te geçen dostluk ilişkisinin analtıldığı ''Wild Animals'' izledi.

İlk yıllarındaki işlerinde görülen saldırgan enerji ve fantazi dünyası, bir sonraki filmi ''Birdcage Inn''in renkli atmosferinde göze çarpar. Bu filmde yönetmen, seksi yaşamın bir parçası ve birbirini anlamanın minimum düzeydeki yolu olarak tanımlar.

4. filmi ''The Isle'', yönetmen için bir dönüm noktası oldu. Venedik Film Festivali'nde gösterilen bu filmiyle yönetmen, tam olarak anlaşılamasa da yeteneğini kabul ettirdi. Filmin çarpıcı atmosferi ve nefes kesici görüntüleriyle Kim Ki-Duk, Kore sinemasının 60'lı yıllardaki duayeni Yoo Hyun-Mok'un deyimiyle 'imgelerle konuşan yönetmen' olarak ün saldı. The Isle' da yönetmen, kadın erkek ilişkilerindeki sadomazoşizmi, birini sevmenin ve nefret etmenin içiçe geçişini anlattı.

Yönetmenin sonraki filmi ''Real Fiction'', bilinç ve bilinç dışı, gerçek ve fantazi arasında kendine bir yer bulur. Real Fiction'ı 2001 yılında ''Address Unknown'', 2002' de ''Bad Guy'' ve ''The Coast Guard'' izledi.

2003 yılında ise kendinin de orta yaşdaki budist rahibi canlandırdığı filmi ''Spring, Summer, Fall, Winter... and Spring'' olağanüstü görselliğle beğeni topladı. Budist bir rahibin yaşamının mevsimlerinin, metaforik bir anlatımla yansıtıldığı filmde, yönetmen, sessizliği bir çığlık kadar etkili kullanabildiğini gösterdi.

2004 yılında '' Samaritan Girl'' ile Berlin Uluslararası Film Festivali'nde, ''3 iron'' ile de Venedik Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülüne layık görüldü.

Yönetmen olarak tanındığı ilk filmi Crocodile'ı çektiğinde yönetmen hiç sinema eğitimi almamıştı. Kendini film çekerek ve deneyerek eğitti. Bu yüzden de ağır eleştirilerin odağı oldu. Çocukluğu bir çok acı ve sıkıntıyla geçen yönetmen, filmlerindeki karakterlerin marjinelliği ve rahatsız ediciliğinden dolayı psikopat olarak suçlandı. Sinemayla gerçeğin birbirine karıştığı filmleri, izleyiciyi yoğunluğuyla şoka sokacak şekilde etkiledi.

Grotesk filmlerin yönetmeni Kim Ki-Duk için yaşam, şiddet ve sinema içiçe geçmiştir. Filmlerindeki karakterler, iyi ve şeytani, güzellik ve çirkinlik, normallik ve anormallik arasında gidip gelmektedir.

Filmografi

Time (2006)

The Bow (2005)

3-Iron (2004)

Samaritan Girl (2004)

Spring, Summer, Autumn, Winter... and Spring (2003)

The Coast Guard (2002)

Bad Guy (2001)

Address Unknown (2001)

The Isle (2000)

Real Fiction (2000)

Birdcage Inn (1998)

Wild Animals (1996)

Crocodile (1996)

kaynak: http://www.biyografi.info/kisi/kim-ki-duk

27 Temmuz 2009 Pazartesi

David Lynch deli mi acaba?

i think so...
Mullholand Drive'ı izledik dün akşam da. biraz kafam karıştı.
değişik, gıcık bir deneyim.
straight story'de bırakmalıydım ben bu işi. bir geceyarısı da eraserhead'i izlemeye çalışmıştım. manyak mıyım neyim? ondan sonra david ile arama mesafe koydum.
:)

gözlerim kamaştı.

555 KUBIK | facade projection | from urbanscreen on Vimeo.

Eeeendd Ekşşşıııııııınnnnn!

Ve yine başladık. Allah sonumuzu hayır etsin.

24 Temmuz 2009 Cuma

kapatmıştım ama bu haber karşısında ohannesburg kafası yaşadım.

bknz.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12064196.asp

haftasonu nedeniyle kapalıyız!

hep söylerim, yine söyleyeceğim. datil baldan datlıdır.

Hayata hiç buradan baktınız mı?

SURFACE : A film from underneath from TU+ on Vimeo.


Deneysel bir film olan SURFACE, şehir yaşamını farklı bir bakış açısından gözlüyor. Bize aşağıdan bakıyor, yerin altına iniyor.
Çeşitli insan davranışlarını ve sokak yaşamından kesitleri mükemmel bir şekilde harmanlayıp, görsel ve işitsel anlamda değişik bir deneyim yaşatıyor bize. Yönetmeni, Varathit Uthaisri bu arada.

Keyif pezevenkleri için ideal:)


O iki kolla bi de idare ediyosun aleti. allam bundan istiyorum. yüzmeyi de bilmeyen bir insan için ideal bence. çok süfermiş.

sen burda olsan, bu kadar geyiğe ihtiyaç duymazdım:((

"Biramı tutar mısın?" derdine son!


biranız belinizde, keyfiniz yerinizde:)
şimdi biranız da ısınmayacak.
yaşadık lan.

ulus parkı'nda bir akşam üstü!

sermişsin örtünü, vermişsin sırtını doğal koltuğa, önünde boğaz manzarası, elinde biran, derinden gelen bir müzik de cabası, geyik gırla gidiyor, otluyoruz arada, hayaller kuruluyor, bahçemiz oluyor koca park, kuleler iyiki var diyoruz, onlar da olmasa diyoruz, selam çakıyoruz inceden, zaman akmıyor, çiş molaları ağaç altında, serinlik kollarında, ertesi günü silip atmışsın aklından, bitiyor gece... olsun diyorsun, gene geliriz. burası memleketimiz.

23 Temmuz 2009 Perşembe

Kol saatine karşı olanların bile sahip olmak isteyecekleri bir saat!


Endüstriyel tasarımcı Ross Lovegrove'in Issey Miyake için tasarladığı inanılmaz güzel saat.

pınar kür / asılacak kadın

pınar kür ile olan alakam ntv'de yayınlanan programın sunucularından biri olduğunu bilmemden öteye geçmez. bana biraz fazla batılı gelir.
neyse, asılacak kadın adlı romanını okumaya başladım pınar kür'ün. diline hayran kaldım. ilk bölümde kurduğu kısa kısa cümlelere inat, ikinci bölümde olmayan noktalama işaretleriyle upuzun bir cümle karşınıza çıkıyor. henüz üçüncü bölümü okuyorum. ve bu romanın, pınar kür'ün yıllarca önce okuduğu bir gazete kupüründen yola çıkarak yazmış olduğunu bilmek, olayın gerçekliğini perçinlediği gibi, mide bulantımı da artırıyor.

aa, bir de bu roman sinemaya uyarlanmış, müjde ar oynamış melek rolünü. film hiç yabancı gelmiyor. bu kitap nasıl senaryolaştırılır hiç bilemedim.

Miss Li / Oh Boy:)

Oh Boy

Son 40 yılın en iyi gangster filmleri - Top 20

Valla ben bu listeyi görünce biraz heyecanlandım. Hepsini tekrar tekrar izlemek istedim. içlerinde 1-2 tane izlemediğim film var. izlemediklerim de indiragandi olacak.
hangimiz korsan değiliz ki?
http://thepulplist.com.s48469.gridserver.com/2009/05/top-20-gangster-movies-of-the-last-40-years/

arkana bak!

günün güzellikleri

HP - invent from Tom and Matt on Vimeo.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

işte bu!!!

Güzelmiş doğrusu






Brezilyalı sanatçılar Gabriel ve Tiago Primo tarafından yapılan yerleştirme sanatı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Enstalasyon_sanat%C4%B1)

La Main des Maitres

Fuck you, fuck you very, very much:)

Yerli malı, yurdun malı. Herkeş bunu kullanmalı

Kanada halkını yerli mal tüketmeye çağıran başarılı bir çalışma. Çok beğendim.

Hellmann’s - It’s Time for Real from CRUSH on Vimeo.

travis / why does it always rain on me?

i can't sleep tonight
everybody saying everything's alright
still i can't close my eyes
i'm seeing a tunnel at the end of all these lights
sunny days
where have you gone?
i get the strangest feeling you belong
why does it always rain on me?
is it because i lied when i was seventeen?
why does it always rain on me?
even when the sun is shining
i can't avoid the lightning
i can't stand myself
i'm being held up by invisible men
still life on a shelf when
i got my mind on something else
sunny days
where have you gone?
i get the strangest feeling you belong
why does it always rain on me?
is it because i lied when i was seventeen?
why does it always rain on me?
even when the sun is shining
i can't avoid the lightning
oh, where did the blue skies go?
and why is it raining so?
it's so cold
i can't sleep tonight
everybody saying everything's alright
still i can't close my eyes
i'm seeing a tunnel at the end of all these lights
sunny days
where have you gone?
i get the strangest feeling you belong
why does it always rain on me?
is it because i lied when i was seventeen?
why does it always rain on me?
even when the sun is shining
i can't avoid the lightning
oh, where did the blue skies go?
and why is it raining so?
it's so cold
why does it always rain on me?
why does it always rain...

uykusuz geceler!

dün gece hiç uyuyamadım. o ikinci türk kahvesini içmeyecektim.
gözüme uyku girmedi, zorladıkça kaçtı alçak.
gözlerim kan çanağı, iş yapmaya çalışıyorum.
uyumak en büyük arzum.

21 Temmuz 2009 Salı

duyunca gıcık olduğum laflar-2

geçelim.

-önden sen geç, ben arkadan geliyorum. ibne seniiii-

insanlıktan çıkmak istemiyorum:(

çok fazla kuruntu sahibi olarak, kaygılanarak hayatı zehir etmek istemiyorum. ama duramıyorum. 24 gün sonrası için şimdiden tasalanıp, strese girmenin ne alemi var yaaa.
ne alem insanım.

insan hayatı kendine bu kadar zehir edebilir. işte bu kadar işte!

ya tatile gidecem diye strese giriyorum. bu ne iş arkadaş?
daha başlamadan...

Haftasonlarını severim!

20 Temmuz 2009 Pazartesi

haftasonu seçmeleri

• Domates-ciiiiii diye bağırarak cumartesi sabahına anlam katan değerli abimiz

• bir gece önce içip, ertesi sabah cin gibi uyanmanın verdiği mutluluk

• ülkü güzel'in şahane krepleri

• istiklal gezmeleri, sahaf turlamaları

• spor yapıp, hissedilen anlık mutluluklar- anlık diyorum, şu an hissettiğim karın kası ağrıları bunu gerektiriyor.

• komşu ziyareti

• shakti'yi keşfediş

• baloncuktan keşifler

• yediren, güldüren, düşündüren cinsten güzel kafalar

• guy riçiriç'in en kötü filmi ünvanı: Revolver

• Ama olsun Jason Statham sen bizim her şeyimizsin nidaları atan genç kızlar

• Banyo telaşı

• Dakik olma çabaları

Ve haftasonu bitti. Her güzel şey gibi:(

60.000 fotoğraf çekimi, 9600 çıktı vesaire vesaire vesaire

The PEN Story from PENStory on Vimeo.

shakti kafası mükemmelmiş!

17 Temmuz 2009 Cuma

yuppiiii!

en sevdiğim günün haftanın sadece bir günü olması ne kadar kötü. yine geldi ama, ya bir de gelmeyip beni hayal kırıklığına uğratsaydı.
yaşasın cumartesi.

enteresan

Animal Collective - My Girls from Rob Chesnutt on Vimeo.

tek taşla işim olmaz, benim parmağıma bunlardan taksınlar!



keşke benim de parmak makasım olsaaaa:D

ben bunları hiç kullanmam ki!


biter diye üzülürüm sonra. vallah bravo negzel yapmış adamlar.

sadece kıskançlık duyuyorum!!


ben de yaaaa:(
bizim burada kıçımızdan ter aksın. mınaki!!

iyi fikir


usb bağlantılı mini mikrodalga. mikrodalgayı pek tasvip etmeyen biriyim ama fikir gayet güzel.

susadım çeşmeyee dırınınınım


bunun bir boy büyüğünden ben de salonun ortasına istiyorum. nasıl?

kaynak: www.inewidea.com

fing fong:)



çok eğlenceliymiş yaa.
kaynak: www.fubiz.net

Tilt-shift lens harikaları!

Bu teknikle çekilmiş fotilere uzun süredir rastlıyordum. Aynı zamanda birkaç video izlemişliğim vardı? sonra dedim ki bu adamlar bunu nasıl yapıyor? Çok da anlamam tabi fotoğraf çekmekten ama, olay lenslerin eğimiyle alakalıymış. http://en.wikipedia.org/wiki/Tilt_and_shift_lens burada anlatıyorlar tekniği. ve burada da http://www.3ayak.org/ara/tilt%20shift birkaç örnek bulunabilir.
ben bayaa beğeniyorum bu tekniği.

Origin II from Keith Loutit on Vimeo.

günü kurtarmak

bugün de öylece geçip gidecek gibi. kayda değer bir şeyler olmalı bugün. ya da bir gün. inşallah

16 Temmuz 2009 Perşembe

bugünü de akşam ettik!

hayırlı aaaşamlar

baba, ömrümü yedin ömrümü:(

ulan hiç yaranılmıyo bu adama yaaaa! kaç yaşıma geldim, aramızda kilometreler var, inletiyo beni burada, üçbuçuk atıyorum.
fck

Live. Love. Laugh

iyiymiş

sıra sana da gelecek bir bekle hele!

sabahtan beri ekrandan gözümü ayırmadım. ne mi yapıyorum? hiiiç. aylaklık hakkı mı kullanıyorum, hazır patronlar da yokken. ama yarın çalışıcam.
beni şimdiden ikinci tatilde nereye gitsem telaşı sardı. tatilde bir şeyler yapmaya alışık bir bünye olmadığım için, heyecanlıyım biraz.
dün akşamki konsere gelirsek, güzeldi güzel olmasına ama sinema salonunnda konser olmaz diyorum. hele de yaz sıcağında.
neymiş, hava muhalefeti, yemişim yağmuru yaa. güzelim konseri bok ettiniz. öyle el çırpa çırpa konser mi izlenir lan? kadın da şaşırmıştır, noluyoruz demiştir bi.
emiliana torrini gerçekten güzel bir sese, insancıl bir yapıya sahip samimi, şeker bir güzellik ne diyeyim. ama baterist amcaya değinmeden geçemeyeceğim. adam komikti yani, ben bıraktım ablayı onu izledim. sahnede daracık yer vermişler bu iri abiye, debelenip durdu bütün akşam. kendine vantilatör mü getirmedi, bagetleri mi parçalamadı... çok şeker bir insandı.
onlar bizi sevdi, biz onları sevdik, türk misafirperverliğinin dibine vurduk. slov şarkı denyo denyo çığlık attık (gerizekalı yaa).
bir konseri daha ardımızda bıraktık.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

günah benden gitti!


alkışlar bu ilanı hazırlatanlara, onaylayanlara, metni yazanlara, bu ilanı gazetesinde yayınlayanlara geliyor!!!!!
akşamım zehir zıkkım oldu.

Ne güzel filmsin sen "To kill a mockingbird"

Büyük buhran, ırkçılığın dorukta olduğu bir dönemde, Amerika'nın güneyinde küçük bir kasabada bir baba ve iki çocuğun yaşadıkları. Baba avukat ve empati olayın çözmüş, aşmış, iyi bir insan. çocukları ona sürekli "Atticus" diye sesleniyor. -Kendimi düşündüm filmi izlerken, babama "Bahaddin" diye sesleniyorum. Uuuu, bayaa heyecanlı:)-
İçinizi ezmeyen, duygusallığı yerinde; çocukluk döneminin korkularını, hayalciliğini, oyunlarını mükemmel bir şekilde yansıtan; "zenci" beyaz ayrımını, ırkçılığı, o dönemde nelerin yaşandığını, korkuyu izleyiciye eksiksiz aktaran izlenmesi gereken bir film daha.
Filmdeki tüm oyuncuların mükemmel oynadıklarının da altını çizelim. Scout ve Jem, hastası ldu bu veletlerin.
velhasıl kelam, izleyin en kısa zamanda.

duyunca gıcık olduğum laflar-1

"Pek istediğim gibi değil!"

bana nasıl bir şey istediğini söyleyecek misin peki?

alla alla yaaaaa.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

hayatın anlamını buldum!

ayaklarını şöööle uzatıp hamağa uzanmak, ağaçların tatlı tatlı sallanmalarını göz ucuyla izleyip, yaprakların hışırtısına kendini bırakmak. bu sırada bahçede deli danalar gibi koşan rüzgara elini uzatıp, sıcak sıcak elini yalamasına izin vermek. canın istediğinde kalkmak. canın istediğinde yatmak. tıka basa yemek. gülmek. gülmek. gülmek.
ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu tatil de bitti. şimdi önümüzdeki tatillere bakıyoruz. hayale devam:)

dön dön dönmedolap...

tatilden döndüm:(

3 Temmuz 2009 Cuma

datil baldan datlıdır!

yaşasın tatil. en güzel tatil. yatcam 9 gün. yeşile doyucam. yehuuuuu:)

nice to meet you:)

Improvisation 2 from Fredo Viola on Vimeo.

süper bir animasyon

The Tale of How from Shy the Sun on Vimeo.

oldu lan!

aşağıdaki videoyu sonunda görünür kıldım. yaşasın.

MTV International / Mister Furry from Universal Everything on Vimeo.

şu blog'u kullanmayı öğrenemedim gitti. bi bok beceremiyorum. sinir oluyorum

picasso ve ışık oyunları



http://www.life.com/image/50695728/in-gallery/24871/picasso-drawing-with-light

2 Temmuz 2009 Perşembe

hepinizi salonda* öpüyorum!


*sezyum hocaya saygılarla!

naapıyoruz, elektrikli aletleri kullanmadığımız zamanlarda fişten çekiyoruz!


kaynak: www.likecool.com

ulan bunu nasıl yapmışlar diyordum ki, jeton düştü:)


mutfağa alsak mı acaba? bu kadar çatal kaşık yok ki bizim evde. önce çatal kaşık alayım bari. üfff, uzun iş.
yine kaynak belirtelim: www.likecool.com

bunu iyi yapmışlar derim.



kaynak: www.likecool.com

mario bros, oğlunu da al git!


bu mario bros'u herkes gibi ben de oynuyodum ama bir level vardı ki geçilmiyordu! -yani ben beceremiyordum.- hatun kişiyi kurtaramıyordum. anlaşılan mario bros bir şekilde yengeyi kurtarmış, çocuğu da koymuş.

kaynak: www.likecool.com

bayıldım buna!


bir sümüklüböcek hayranı olarak bu çalışmayı takdirle karşılıyorum.

kaynak: www.likecool.com